Çiğdem Yaylası, Dikmentepe ve çevresini gezme niyeti ile çıktığımız yolda başlıkta okuduğunuz gibi kendimizi önce Balıklı Yaylasında sonrasında da Pürenli Yaylasını gezerken buluverdik. Bu yazımızda bu maceramızı okuyacaksınız diyebiliriz.
Çiğdem Yaylası ve Dikmen Tepe taraflarını gezip keşfetmek için Kuzuluk-Mudurnu yolu üzerinde kendimize yaylaya çıkabilecek yol aramaya başladık. Daha önceleri Çubuk Gölü gezimizden dönerken yol üzerinde Yayla tabelası olduğunu görmüştüm. O tabeladan çıkabileceğimizi düşünerek ilerlemeye devam ettik. Tabi tabelayı bulduğumuzda aradığımız yayla yolu değilde Balıklı Yaylası yolu olduğunu gördük.
Madem bu kadar yol geldik bu seferde plansız gezelim dedik. Gerçi rota planlarımda burasıda bulunuyordur ama offline haritaları indirmemiştim. Tamamen spontane bir gezi olucaktı bizim için. Yol bir noktaya kadar asfalt ve belli bir noktadan sonra stabilize toprak yoldan devam ediyor. Bozuk olmayan güzel bir yol diyebiliriz. Rakım arttıkça hava doğal olarak serinlese de çevrenin güzelliği içinizi ısıtmaya yetiyor.
Balıklı Yaylası tabelasını görünce mola verip karnımızı doyuralım dedik. Tabi ilerideki güzellikleri bilmediğimiz için yayla girişinde mis gibi çam ağaçlarının altına kuruluverdik. Biraz daha ileri gitseymişiz çok daha güzel manzaralar eşliğinde hem karnımız hem de gözümüz doyacakmış. Tabi tok karın ile gezmek de ayrı bir güzel.
Balıklı Yaylasının göbeği diyebileceğimiz noktaya yaklaştıkça yaylanın güzelliği kendini daha da gösteriyor. Yaylaya has evleri ve renkleri görülmeye değer. Önünüzde buz gibi akan deresi ve çam ağaçları ile çevrili ormanı ve arkanızda yayla evleri. İnsan ömrünü burada geçirmek istemiyor mu sizce?
Tabi keşfetme isteği ağır basıyor ve dere nereye gidiyor ve daha ne gibi güzellikler var diye koyuluyoruz yola. Hatırladığım kadarı ile Pürenli Yaylasına o yoldan gidiliyordu, haritaları incelerken öyle kalmış aklımda. Biraz daha gidelim ne çıkıcak merakı yol boyunca birçok güzelliği karşınıza çıkarıyor.
Uzun bir bilinmezlikte gittikten sonra Pürenli Yaylası tabelasını görüyoruz. Aslında buraları yürüyerek gezmek ayrı keyifli olur. Yol boyunca birçok su akıntıları ve şelale diyebileceğimiz su düşüşleri bulunuyor. Neyseki geceye kalmadan Pürenli Yaylasına ulaşıyoruz. Aslında ara bir yoldan ulaşılabiliyormuş buraya. Biz biraz bilmeden uzatmış olduk. Gerçi uzatmasaydık böyle güzellikleri göremezdik.
Pürenli Yaylasında sizi ilk karşılayan soğuk hava oluyor. Araçtan iner inmez bu soğukluğu hissediyorsunuz. Bildiğiniz kış havası var. Bu geziden sonra çocuklar hasta oldu 🙂 Tabi o güzelliğe değer.