Bursa, sürekli kafamızda olan ancak uzun soluklu gezmeyi planladığımız için hep gitmeyi ertelediğimiz bir şehir olarak sırasını bekliyordu. Dokuz günlük bayram tatilinin olduğu ve kısmen de olsa yolumuz üzerinde olan Bursa’yı bu sefer keşfetmezsek olmazdı. Konya yolculuğumuzun rotasını Bursa’yı gezecek şekilde oluşturduk ve yola çıktık. İlk noktamız Mustafakemalpaşa olduğu için Çanakkale üzerinden yolculuğumuzu yapmaya karar verdik. Gezilecek konumlar bizim rotamız şeklindedir. İstanbul tarafından gelenler için rotayı kendinize göre oluşturmanız gerekebilir.
Suuçtu Şelalesi
Suuçtu Şelalesi ilçeye yaklaşık 16-17 km uzaklıkta yer almakta olup yolu her türlü araçla gidilebilecek durumdadır. Yol üzerinde park lokanta gibi tesisler bulabilirsiniz. Şelale ve piknik alanına girişler ücretli olup ufak da olsa park alanı bulunmaktadır. Çevre düzenlemesi yapılmış olup alanda lokanta, kafe gibi işletme yer almaktadır. Su kenarında yürüyüş parkurları yer almaktadır. Doğanın ve oksijenin keyfini çıkarabileceğiniz doğal bir güzelliğe sahiptir. Geniş zamanda gitmeniz alanı rahat gezmeniz için size avantaj sağlayacaktır. Diğer bir hususta hafta içi sakin zamanlarda gitmeniz tavsiyemizdir.
Gölyazı
Uluabat Gölü kenarında bir yarım ada üzerinde kurulan köyün eski ismi ‘Apollonia’dır. Kuruluşu M.Ö. 6. yüzyıla kadar gitmekte olup, antik dönemde ‘Apollonia ad Ryndacum’ olarak anılmaktadır.
1303 yılında bölge tekfurları ve Osmanlı Beyliği arasında gerçekleşen Dimboz savaşından 10-15 yıl sonra, Kite ile birlikte Osmanlı egemenliğine girmiştir.
Osmanlı devrinde yerli Rum Hristiyanlar ve sonradan iskan edilen Müslüman Türkler yüzyıllarca barış içerisinde birlikte yaşamışlardır. Belde 16. yüzyıl sonrası kayıtlarda Sultan Yıldırım Bayezid Han’ın vakıf köyleri arasında gösterilir.
Cumhuriyet öncesine kadar 400 hane Rum ailenin yerleşik olduğu bilinir. Kurtuluş Savaşı sonrası 1924 yılında yapılan mübadele anlaşmasıyla birlikte göç eden Rumların yerine Girit ve Selanik’ten gelen göçmen Türk aileler yerleştirilmiştir.
Bölgede başta tarihi kale kalıntıları olmak üzere birçok anıtsal özellikte yapı ve yapı kalıntısına rastlamak mümkündür. Göl içerisinde yer alan adalar ayrı bir zenginlik kaynağıdır.
Cumhuriyet sonrası ‘Apollonia’ ismi ‘Gölyazı’ olarak değiştirilmiştir.1994 yılında belediye kurularak belde statüsü verilmiş, 2009 yılında mahalle statüsünde Nilüfer ilçesine bağlanmıştır.
Bulunan eski sikkelerde Apollon Tapınağı’nın çokça resmedildiği görülür. Bununla birlikte sikkelerde figür olarak rastlanılan ‘kerevit’ kuruluşundan günümüze değin beldenin ana geçim kaynakları arasında yer almıştır. Osmanlı döneminde bölgenin ticari ürünlerinin Uluabad gölünden Marmara’ya suyoluyla taşındığı bir iç liman görevini de üstlenmiştir. Bunun yanında siyah incir üretiminin belde için ayrı bir yeri vardır. Hem kadınların ve hem erkeklerin balıkçılıkta son derece maharetli olduğu Gölyazı’da sabahları balık mezatı yapılmaktadır.
Evliya Çelebi (1659) seyahatnamesinde, gölden çıkartılan kerevit, sazan ve turna balığından, üzüm bağlarından, meşhur üzüm şırasından, kiremitli evlerden, büyük kiliseler, çarşı, pazar ve hanlarından överek bahseder.
Bursa Tarihi ve Manevi Mekanlar
Bursa, Osmanlı İmparatorluğuna uzun bir dönem başkentlik yapmış bir şehir olarak tarihi ve manevi olarak birçok eser ile donatılmıştır. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu şehir, bu güzelliklerin çoğunu günümüze kadar ulaştırmıştır. Bursa’nın tarihi dokusunu oluşturan en önemli eserlerden birisi Ulu Camidir. Ulu Camii Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından biri olarak gösterilebilir. Ulu Camii yanında, Yeşil Camii, Emir Sultan Camii, Orhan Gazi Camii ve külliyeleri siz değerli ziyaretçilerini beklemektedir.
Bursa manevi açıdan da birçok mekanı bünyesinde barındırmaktadır. Osmanlının kurucusu Osman Gazi Türbesi, Yıldırım Beyazıt Türbesi, Emir Sultan Türbesi, Muradiye Külliyesi bunlardan bazılarıdır.
Bursanın bir diğer kültürel zenginliği de han ve hamamlarıdır. Bunlar Koza Han, Tuz Han, İpek Han, Eski Kaplıca Hamamı, Çekirge Kaplıcaları şifa arayanların uğrak yeri olarak sizleri beklemektedir.
Bursa’nın Tarihi Köprüsü; Irgandı Köprüsü
Bursa tarihi dokusuyla birçok yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Şehir merkezinde yer alan ve günümüze kadar ulaşmış köprülerinden biri olan Irgandı Köprüsü bunlardan biridir. Köprü Ulu Camii ve Tophane arasında yer alıp şehrin mimari dokusunu zenginleştirir ve mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
Köprünün adı üzerinde bulunan ve suyun yukarıya doğru çıkarılmasını sağlayan sistemden gelmektedir. Bu mekanizma şehrin su ihtiyacını karşılamak ve tarımsal sulama için kullanılmıştır. Köprü tek gözlü kemer köprü olarak tasarlanmıştır. Yapımında ise kesme taşlar kullanılmıştır. Günümüzde bazı dönemlerde altından dere akmaktadır ve ziyaretçilere hoş bir görüntü sunmaktadır. Çevresinde yer alan çay bahçelerinde çayınızı yudumlarken, hem dinlenmiş hem de tarihi bir yolcuğun keyfini çıkarmış olacaksınız.
Tarih ve Doğanın Birleşimi; Cumalıkızık
Bursaya geldiyseniz ve Osmanlının izlerini sürmek istiyorsanız uğramanız gereken duraklardan biri de Cumalıkızık Köyü. Burası Uludağ eteklerinde yer alan ve taş evleriyle meşhur köyüdür. Köy Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş dönemlerinden günümüze kadar varlığını sürmüştür. Taş sokakları ve sokaklarından akan suları ile zamanın durduğunu hissetirecek güzelliktedir. Dünyanın en dar sokağını burada görebilirsiniz.
Buraya gelmek için en güzel zamanlardan biri bahar dönemleridir. Köyde geleneksel el sanatları ve yöresel lezzetlerin tadına bakabileceğiniz festivaller düzenlenmektedir. Sonuç olarak Cumalıkızık köyü, tarihi ve doğal güzelliklerin bir arada yaşanabileceği benzersiz bir destinasyona sahiptir.
Doğanın Huzur Veren Şöleni; Saitabat Şelalesi
Saitabat Şelalesi şehre yakın bir konumda yer almaktadır. Sakin bir kaçış noktası arayanların gittiği yerlerin başında yer almaktadır. Yeşil Dere Vadisinde yer alan şelalenin çevresi yeşilliklerle çevrilidir. Şelalenin adı Osmanlı döneminde burada bulunan eski bir su değirmeninden gelmektedir.
Saitabat Şelalesi sadece doğal güzellikleriyle değil, çevresinde yer alan piknik alanları, çay bahçeleri, restoranlar ve yürüyüş yolları ile ziyaretçilerine dinlenme ve keyifli zaman geçirme imkanı sunmaktadır. Bu doğal cennette hem dinlenebilir hem de şehrin karmaşasından uzaklaşarak doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
KocaYayla
Bursa’nın bir diğer doğal güzelliklerinden biri de Kocayayladır. Burası yaz aylarının sıcaklığından bunalanlar ve huzuru arayanların uğrak noktasıdır. Etrafında bulunan kamp alanları, yürüyüş parkurları ve bungalov tesisleri ile sizleri ağırlamayı beklemektedir. Müthiş Uludağ manzarası ile siz ziyaretçilerini fazlasıyla etkileyecektir. Uludağın eteklerinde yer almasından dolayı soğuk olacağını unutmayın ve hazırlıklı gelin.
Bursa, öyle bir günde gezilebilecek bir şehir olmamakla birlikte uzun soluklu bir geziyi fazlasıyla hakediyor. Bizim yazdığımız kadar yazmadığımızı birçok güzelliği barındırmaktadır. İyi gezmeler.